Sağlıkçılara yönelik şiddetin önü yeni yasal düzenlemeler yapılmasına rağmen yine de engellenemiyor. Çünkü sağlıkçılara yönelik şiddetin temelinde eğitimsizlik ve cehalet yatıyor. Toplumsal şiddet, kadına ve çocuğa yönelik şiddetle bağlantılı olan bu tip olayların temelinde psikolojik ve sosyolojik nedenler yatıyor.

FİZİKSEL VE SÖZEL ŞİDDET AZALMIYOR

Sağlıkta şiddet meselesinin vardığı yer gerçekten çok vahim. Her yıl en az bir sağlıkçının hayatını kaybettiği ve birçok sağlıkçının yaralandığı bir durum bu. Ölümle sonuçlanan şiddet dışında, her yıl yaralama ile sonuçlanan yüzlerce fiziksel şiddet vakası söz konusu. İşin içine sözel şiddeti de eklersek sağlıkçıların neredeyse her gün karşılaştığı bir durum söz konusu. Bu şiddet sadece hekimlere yönelmiyor, sağlık iş kolunda çalışan herkes bu şiddetin mağduru olabiliyor.

SORUNUN ÇÖZÜMÜ ŞİDDETLE ÇÖZÜLMEYE ÇALIŞILIYOR

Kadınların sokak ortasında öldürüldüğü, yaralandığı, hayvanlara işkenceye varan şiddetin uygulandığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu bize toplumsal barışın zedelendiğini, sorun çözme yöntemi olarak şiddete yoğunca başvurulduğunu gösteriyor. Sağlıkta şiddet meselesini toplumsal şiddetten ayrı ele alamayız.  Her gün şiddet dili kullanılarak yaratılan kamplaşmanın sonucu olarak, toplum bir şiddet sarmalına sürüklenmektedir. Bu şiddet sokakta, hastanede, evde her birimizi vurur hale gelmiştir.

26 NİSAN PAZAR GÜNÜ YAŞANANLARI BİR HEMŞİRENİN AĞZINDAN DİNLEYELİM

Sağlıkta şiddetin önüne geçmek adına cezaların artırılmasına yönelik kanunun ardından yine bir sağlıkçıya şiddet olayı yaşandı. İsterseniz şimdi hemşire Esra Ersöz Genç’in anlattıklarını sizlerle paylaşalım:

-Bu sabah(26 Nisan Pazar) covid servis nöbeti devraldığımda entübe (solunum cihazına bağlı) kalbi iki defa durmuş masajla dönmüş akciğer kanseri bir hasta devraldım. Daha sonra hasta yakınlarına hastanın durumu hakkında Bilgi verdim.

-Hastanın kalbi gün içinde bir çok kez durdu, kalbi tansiyon oluşturamıyor, hiçbir uyutucu ilaç almadığı halde kendi kendine soluyamıyordu. Bir taraftaki ciğeri tamamen alındığı için ciğerine tüp takıldı. Hastanın kalbi tüm müdahalelere rağmen son bir defa daha durdu ve maalesef hastayı kurtaramadık.

- Olay da burada başladı. Önce kapalı servise zorla girmeye çalıştılar, kapıları camları kırdılar. Güvenlik ile beraber kapının dışında hırpalandık.(elimdeki kesikler bu arada oldu sanırım) Sonra servisin iç kapısını da zorla açarak 5 kişi içeri daldılar.

- Bizim tulumlarla maskelerle girdiğimiz servise ellerini kollarını sallayarak girip sağa sola tekme atarak vefat eden hastanın başına geçtiler.İçlerinden biri eline oksijen tüpünü alıp bizi kovalamaya başladı.O tüpü bize takacaklarmış, polis geldiğinde öyle diyordu.

- Beni servisten nasıl çıkardılar bilmiyorum. Benim yaşadığım şok, adli muayenem, pansumanım, ifade vermem şahsın göz altı süresinden uzun tuttu.Şimdi bu adam dışarıda. Sağlıkta Siddet Yasası çıktı diyorlar. Ben kendimi güvende hissetmiyorum. Bir dahaki nöbette ne olacak. Evime, aileme sağ salim dönebilecek miyim bilmiyorum. Korkuyorum duyuyor musunuz beni?

Bizler de Bismil Medya olarak bu sese,çığlığa ses verilmesini istiyoruz. Çok geç kalmadan…